Siyasette Niteliksel Çöküş!
Türkiye siyaset tarihinde AKP’nin 22 yıllık iktidar sürecinde siyaset niteliksel olarak hızlı bir şekilde çöküş yaşıyor.
Siyasi partilere genelden yerele baktığımızda, kadrolar anlamında niteliksel sıkıntı içerisinde olduğunu, diyalog kurduğumuz siyasi kimliklerde bariz bir şekilde görüyoruz.
AKP’nin başarılarından biri ise, siyaset işleyiş anlayışının, diğer partilere sirayet etmesidir.
Azınlık bir kesimi tenzih ediyorum. Muhalefet Partilerinde, AKP içerisinde ekonomik anlamda güç devşirmek isteyen topluluklarla aynı anlayış içerisinde olan unsurlar olduğunu görüyoruz yerel siyasette!
Yeni nitelikli kadrolar üretemeyen, genellikle adaylıkların aynı insanlar etrafında kısır bir döngü olarak dönmesi, niteliksel olarak yenilenememenin açık göstergesidir.
Partilerin il ilçe yönetim kadrolarına baktığımızda büyük çoğunluğu politik kimlikten yoksun.
Partiler içerisinde konuşlanmış, ekonomik güç devşirmeye çalışan lümpen, egosu şişkin bazı insan tipleri her seçim döneminde aday olmak gibi pişkinlik içerisine giriyorlar.
Bu tipler yüzünden nitelikli insanlar siyasetten uzak kalmayı yeğliyor.
31 Mart yerel seçimleri için belediye başkanı ve meclis üyesi aday adayı olanlara baktığımızda, niteliksel anlamda kent yaşamına dair proje üretecek unsurların, parmakla sayılacak kadar az olduğunu görüyoruz.
Yerel seçimlerde bazı bölgelerde kişiler nitelikleriyle öne çıkarken, bazı bölgelerin siyasi demografisi gereği partiler öne çıkıyor.
Partilerin garanti seçim alacağı yerlerde aday adayı enflasyonu yaşanıyor. Bu nedenle niteliksel sıkıntı daha da belirgin olarak ortaya çıkıyor.
Örnek verirsek, bu dönem Mudanya, Nilüfer ilçelerinde CHP’de aday adayı sayısının beklenenin üstünde olması, “Aday olduğumda garanti bir şekilde seçilirim” düşüncesidir.
Adayları netleşen ilçelerde aday olamayan, aday adayı olan bazı partililerin sosyal medya üzerinden, genel merkez ve il yöneticileri hakkında yaptıkları paylaşımları ile niteliksel çöküşün hangi boyutlarda olduğunu görüyoruz.
Siyasi partilerin yönetim kadrolarına seçilen unsurların büyük çoğunluğu partilerini, kendilerinin tapulu malları olarak görüyorlar, siyasetin toplumsal yaşama katkı sunacak bir hizmet yarışı olduğunu unutuyorlar.
Dillerinde hak, hukuk, adalet, demokrasi laflarını düşürmezken, kafalarının arakasında yatan bencilikle ne kadar sığ ve niteliksiz düşünce içerisinde olduklarını ortaya koyuyorlar.
Beklentilerine karşılık alamayınca da sosyal medya üzerinde yaptıkları paylaşımlarla ne kadar nitelikli olduklarının ölçüsünü de görüyoruz!
31 Mart yerel seçimlerinde, sadece il ve ilçelere belediye başkanları seçilmeyecek, AKP’nin gücünü zayıflatarak bir erken genel seçime gidişi sağlayacaktır.
CHP’de aktif siyaset yapanlar başta olmak üzere farklı siyasi partilere oy veren laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti kentlerinde yaşamak arzusunda olan seçmenin, CHP’nin belediye başkanı adaylarına fakatsız, amansız oy vermesini ve verilmesini sağlamaktır.
O, bu, şu diyerek çıkan adayları kriminalize etmeden seçimi kazanmaya odaklanmaktır.
Bu seçimde yaşadığın kentin geleceğine değil, ülkenizin geleceğine oy vereceksiniz.