Mehmet Yıldız’ın Kaleminden Mesleki ve Teknik Eğitim

Photo of author

Anasayfa » Haberler » Eğitim » Mehmet Yıldız’ın Kaleminden Mesleki ve Teknik Eğitim

Mehmet Yıldız’ın Kaleminden Mesleki ve Teknik Eğitim

Eğitimin amacı, içinde bulunduğumuz çağın gereksinimlerine uygun olarak sürekli gelişen ve değişen dünyanın bilgi, beceri ve yetkinlikleri ile donatılmış, yerel ve evrensel değerleri İçselleştirmiş, dünya ile konuşan, dünya ile çalışan ve dünya ile yarışan çağdaş bireyler yetiştirmektir olmalıdır.

Nitelikli bir mesleki eğitim sistemi bireysel, kurumsal ve ulusal düzeylerde önemli etkiler yaratmaktadır. Bireysel düzeydeki etkileri arasında mezunların daha kısa sürede ve daha yüksek ücretli işlerde çalışması, istihdam edilebilecekleri pozisyonların zenginleşmesi, farklı mesleki becerileri edinebilmesi, iş tatmini sağlanması yer almaktadır. Kurumsal düzeyde etkisi, nitelikli mesleki eğitimle yetişen insan kaynağını kullanarak iş süreçlerini iyileştirebilmekte, müşteri memnuniyetini ve rekabet güçlerini artırabilmektedir. Ulusal düzeyde etkisi ise ekonomik kalkınma ve toplumsal refahın sağlanmasında mesleki eğitimin önemli bir katkısı bulunmaktadır.

Mesleki eğitim sistemlerinin olumlu çıktılar sağlayabilmesi için kritik bileşenlerin başında okuldan iş piyasasına geçiş bulunmaktadır. Bu geçişin istenen şekilde gerçekleştirilmesi gençlerin aldıkları eğitim sonrasında topluma ve iş hayatına katılmasını sağlamaktadır. ,

Ülkeler, mezunların işgücü piyasasına geçişini kolaylaştırmak için hem eğitim sistemlerinde hem de iş gücü piyasalarında iyileştirmeler yapmaktadır.

Mesleki eğitimin doğrudan iş piyasaları ile ilişkili yapısı bu geçişte ayrı öneme sahip olmasını sağlamaktadır. Birçok ülke mesleki eğitim sistemlerini yapılandırırken işgücü piyasası ile ilişkilerini çeşitli şekillerde kurmaktadırlar.

Bazı ülkeler mesleki eğitime eğitim bakışı ile yaklaşırken Almanya gibi ülkelerde istihdam mantığı ile inşa edilmiştir. Mesleki eğitim bir ülkenin eğitim sisteminde hangi yaklaşımla kurgulanmışsa beklentiler de ona göre değişmektedir. Bu bağlamda, mesleki eğitimi bir eğitim türü yaklaşımı ile kurgulayan Fransa gibi ülkelerde mesleki eğitimin işgücü piyasası ile bağları görece daha zayıf, ancak yükseköğretim ile bağları daha güçlü olmaktadır.

Almanya gibi mesleki eğitimi istihdam mantığı ile kurgulayan ülkelerde ise mesleki eğitimin işgücü piyasası ile bağları oldukça güçlü, ancak yükseköğretim ile bağları görece zayıftır. OECD ülkeleri arasında yapılan çalışmalar, mesleki eğitimin istihdam mantığı ile kurgulandığı ülkelerde yükseköğrenime devam etmeyen öğrencilerin istihdamının önemli ölçüde arttığını göstermektedir. Bu yaklaşım, öğrencilerin daha kısa sürede işgücü piyasasına girmesini ve tam zamanlı olarak istihdam edilme imkânlarını artırmaktadır. Bu nedenle bu ülkelerde okuldan işe geçiş daha kolay olmakta ve genç işsizlik oranları da daha düşük gerçekleştiği gibi işgücü piyasasındaki beceri uyumsuzlukları da azalmaktadır.

Ülkemizde mesleki eğitimde, eğitim sistemi içerisinde hangi yaklaşımla kurgulandığı belli olmayan, karmaşık ve karışık bir yapı mevcuttur.

Türkiye’deki mesleki ve teknik liselerle Meslek Yüksek Okullarına (MYO) sayısal olarak baktığımızda (mesleki ve teknik liseler de 2.515.193 öğrenci İHL’leri dahil, meslek yüksek okullarında 3.250.101 öğrenci öğrenim görmektedir.) toplam sayının oldukça etkileyici olduğunu görüyoruz.

Ancak bu okullularımız ekonominin ve sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücü ihtiyacını ne yazık ki karşılayamıyor.

  Bilgi ve buna bağlı olarak teknolojideki değişimi ve gelişmeleri hayatımızın her alanında hissettiğimiz, bilgi, teknoloji ve üretim yöntemlerinin baş döndürücü hızla değiştiği günümüzde mesleki ve teknik eğitimin önemi daha da artmaktadır.

Dünyada katma değeri yüksek ürünler üreten ülkelerin tamamında mesleki ve teknik eğitime çok büyük önem ve yatırım yaptıkları görülmektedir. Türkiye’nin yüksek teknolojili ve katama değeri yüksek yalın üretime geçmeden çok uzun yıllardan bu yana içinde bulunduğu orta gelir tuzağında kurtulamayacağı açıktır. Bu girdaptan çıkış yolunun Mesleki ve Teknik Eğitim de Kamu-Okullar-Sanayi iş birliği ve bunu pekiştirecek kapsamlı yapısal ve yasal düzenlemelerin acilen hayata geçirilmesinden geçmektedir.

İş dünyasının gereksinim duyduğu bilgi, beceri, tutum ve mesleki alanda nitelikli işgücü ihtiyacını karşılayabilmek için mesleki ve teknik eğitimin her aşamasını ilgilendiren konular, kamu-sanayi işbirliği, her birinin katkı payları, rol ve sorumlulukları, okullarda öğretilecek branş ve derslerin içerikleri, okulların sayısı, bölgesel dağılımı, öğretmenlerin seçimi, yöntemleri ve aranılacak nitelikler, okul/staj eğitimlerinin nasıl düzenleneceği, mezuniyet sınavlarının hangi kuruluşlar tarafından hangi ilkeler ışığından hazırlanacağı, meslek odalarının ve derneklerinin rolü gibi tüm konular yasal çerçeveye oturtulmalıdır.

Yorum yapın