Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte 28. Dönem Milletvekili seçimi için aday adaylık başvuru süresi önceki gün doldu.

AKP’nin, 20 yıllık tek adam iktidarının uyguladığı ekonomik sosyal politikaların iflas ettiği, girilen seçim sürecinde AKP ‘ye aday adaylık başvurularının geçmiş döneme göre bir hayli düşük olmasıyla gözlemlendi.

Siyaseti yakından takip eden yurttaşlar bölgelerinde üç veya daha üstü dönemlerde vekillik yapanların değişiminden yana sitemlerde bulunuyorlar.

Siyasi partiler yasasının getirdiği sıkıntılar, siyasi partilerin tüzüklerine de yansıyor.

Parti tüzükleri her ne kadar demokratik görünse de, en son karar verici liderler oluyor.

Tabi ki liderler bu yetkiyi partilerinin büyük kongrelerinde, delegelerinin tüzük değişikliğindeki oylarıyla belirliyorlar.

Milletvekilliği Meslek Değildir

Demokrasisi gelişmemiş ülkelerin siyasi partilerinin demokrasi kültürü de gelişmemiş oluyor.

Gelişmiş ülkelerde siyaset ve milletvekili bir meslek olarak yapılmıyor.

Bizde ise durum tam tersi. Aday adaylık için hatırı sayılır bir ücret, ardından aday olunduktan sonra yine seçim kampanyaları için hatırı sayılır bir harcama yapılıyor.

Tabi ki, insan sormadan edemiyor, bu insanlar bu kadar parayı vatan millet aşkı için mi yoksa başka hesaplar yapıp mı harcıyor?

Harcadığını beş ona katlayıp da zenginleşme aracı için mi adaylar bas bas paraları leyla misali ortaya döküyorlar.

İllaki aralarında ideolojisini savunanlar vardır. Fakat genel tablo bunun tersini gösteriyor.

Bir kez seçilen milletvekilliği süresince iyi algı yönetimi ve piar yapıyorsa, parti liderinin gözüne giriyorsa, 2-3-4-5 dönem daha listelerin seçilebilir yerlerinde yer alıyor.

Gerçekten milletvekilliğini meslek olarak yapmak gibi siyasi bir yapı oluştu.

Özellikle CHP’de taban bu durumdan rahatsız, yeni yüzleri siyasette görmek istiyorlar.

Siyasi kulislerde ortaya bombalar atılıyor.

Neymiş, ‘Kemal Kılıçdaroğlu mevcut milletvekillerin çalışmalarından çok çok memnunmuş o nedenle tekrar aday gösterecekmiş’ diyorlar bu ne kadar doğruysa!

Vallahi benden söylemesi seçmen ve parti tabanı tam aksi değişim istiyor.

Bir zahmet bu dönemde aday olmayı versinler, biraz işlerine güçlerine baksınlar siyasetten ekonomik kazanımları yoksa!!!

Bir de sosyal medya üzerinden, kirli bilgiler, algılarla milletvekili listesi paylaşan CHP’li görünümlü AKP’li troller türedi.

Partilere aday adaylık müracaatı yapan bazı şahısların davranışlarına ve konuşmalarına baktığımda, her seçim döneminde büyük üstad Aziz Nesin’in ‘Zübük’ kitabındaki siyasi karakterler geliyor gözlerimin önüne.

Neymiş efendim Angara’da partinin möhüm insanları aramış mış mış!!!

‘Gel aday adaylık için müracaat et’ demişler.

Be kardeşim,  daha partinin nerede olduğunu bilmiyorsunuz, parti binasını bulsanız giriş kapısını bulamıyorsunuz, sıkılmadan üst perden bir yerlerinize cila çalıyorsunuz!!!

O möhüm kişileri arıyoruz ‘Falanca kişiyi arayıp partimizden aday adayı olun, adaylık sıranız garanti dediniz mi?’ Cevap, ‘Hayır öyle bir kişiyi arayıp özel davet vs. söz konusu değil’ diyorlar…

CHP’nin aday belirlemedeki önceliği örgüt içerisinde nitelikli kişiler olmalı. Konumu gereği kamusal alanda olup, parti üyesi olamayan parti ile dolaylı bir şekilde bağı ve aidiyeti olan unsurlar da olmalı.

Geçmişte oy getirisi var diyerek bazı turuva atı konumunda olan kişilerin milletvekilli olduktan sonra atta bay bay diyerek ranta kaçışlarını hepimiz gördük.

Unutmayayım, parti ile hiçbir aidiyet bağı olmayan, kendini iş dünyasının ve bazı STK’ların temsilcisi olarak lanse eden aslında kurumsal olarak hiçbir desteği olmayan kişilerin, ekonomik güçlerinden dolayı aday gösterilmelerinin sakıncaları iyi irdelenmelidir.

Bu seçim süreci ince, ince elenip iyi dokunmalıdır. Öncellikle gençler ve kadınların yeni süreçte etkin bir şekilde listelerde yer bulması gerekiyor.