Kemal Cankaya: Uludağ Enerjiden Sosyal Duyarlılık!

Photo of author

Anasayfa » Haberler » STK » Kemal Cankaya: Uludağ Enerjiden Sosyal Duyarlılık!

Kemal Cankaya: Uludağ Enerjiden Sosyal Duyarlılık!

Uludağ Enerji 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan 10 ilimizde büyük yıkımlara neden olan 50 binden fazla insanımızın ölümüne, binlerce insanımızın yaralanmasına, milyonlarca insanımızın evsiz barksız kalmasına neden olan, yüzyılın depremi sonrası Hatay’a giderek yaraların sarılmasında ne denli pansuman görevi görebiliriz diyerek çalışmalar yürütmeye devam ediyor.

Dün Bursa’dan bir grup basın mensubu olarak, Uludağ Enerji davetiyle konteyner kentte oluşturulan, Sosyal Yaşam Kampüsü’ndeki yapılan çalışmaları gözleme imkanı bulduk.

Bizlere Uludağ Enerji Cio’su Sinan Öktem, Halkla İlişkiler Koordinatörü Yusuf Ziya Yüce ve Halkla ilişkiler biriminden arkadaşlar eşlik etti.

Uludağ Enerji, Bursa Uludağ Üniversitesi ve Panoffect iş birliği ile Hatay’da Uludağ Enerji Yaşam ve Gelişim Kampüsü kurulmuş.

Sosyal ve Gelişim Kampüsü’nde paydaş konumunda olan Uludağ Üniversitesi eğitimcileriyle haftalık dönüşümle hem kadınlara hem de çocuklara, oyun ve Müzik Atölyeleri ile okul öncesi ve ilk öğretim düzeyinde çocuklara Milli Eğitim müfredatı kapsamında eğitim desteği veriliyor. Psikoloji Atölyesi ile ihtiyaç sahibi kişilere, Kadın Emeği Atölyesi sayesinde ise depremzede kadınlara destek sağlanıyor.

Uludağ Enerji Cio’su Sinan Öktem, “çalıştığım kurumun sosyal sorumluluk noktasında gösterdiği çalışmalardan mutluyum, bu büyük felakette sadece yardım sağlanıp daha sonrasında, buraya gelmem durumları oluyor. Uludağ Enerji 6 Şubat’ta depremin ardında bölgeye intikal ederek çalışmalara başlamıştır. Çalışmalarımız Uludağ Enerji olarak Yaşam ve Gelişim Kampüsü’ünde normal sürece dönene kadar devam edecektir” dedi.

Uludağ Enerji Halkla İlişkiler Koordinatörü Yusuf Ziya Yüce, depremden sonra bölgeye çok zor ulaştıklarını, yolların kapalı olduğunu, gördüğü manzara karşısında büyük bir üzüntü yaşadıklarını ifade ettikten sonra sözlerine şöyle devam etti. “Bursa Büyükşehir ve Kütahya Belediyesi tarafından kurulan Konteyner 853 adet evlerde yaşayan insanlar başta olmak üzere Yaşam ve Gelişim Kampüsünden bölgedeki insanlarımız faydalanmakta, Kampüsümüz bünyesinde, Konteyner kentte ikamet eden kadınlar projenin başlangıcından bu yana geçen 3 aylık sürede Halk Eğitim Merkezinden aldıkları eğitimle, amigurimi bebekleri üretmeye başladı. 16 haftalık eğitim sürecini tamamladıklarında da 24 kadın mesleki sertifikalarına kavuşacak. Üretilen bebekler ise Defne Kadın Kooperatifi aracılığıyla projeye destek olmak isteyen kişilerle buluşturularak elde edilen gelirler üretimde emeği geçen depremzede kadınlara ulaştırılacak. Tabi bu eğitimlerin dışında yaşanan büyük travmanın yarattığı olumsuzlukları hafifletmek için Sosyal Adaptasyon, ‘Psikolojik Destek’ imkanı sağlanıyor. Kampüste okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocukların keyifli vakit geçirebilecekleri şekilde dizayn edilen oyun atölyesinde düzenlenen etkinliklerle çocukların sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişimlerine katkı sağlanıyor. Uludağ Üniversitesi’nin uzman kadrosunun desteğiyle kurulan Psikoloji Atölyesinde ise bugüne kadar 468 danışana psikolojik destek hizmeti sunuldu.  2 yıl sürmesi planlanan olan projeden 40 bin kişinin yararlanması planlanıyor”

Uludağ Enerji Sosyal sorumluluk gereği yaptığı proje oldukça güzel olumlu bu konuda gösterdikleri duyarlılıktan dolayı teşekkürler…

Hatay’da Devletin İzini göremedim.

Uludağ Enerji gibi duyarlı kuruluşlar nereye kadar destek olabilirler?

Belediyelerin, İş Dünyasının destekleri ve imkanlarıyla oluşturulan konteynerleri incelediğimde, depremzedeler ağır koşullarda kış koşullarına uygun olmayan, tek bir klima donanımıyla ısınmanın çok zor olduğunu dile getirdiler.

Ciddi anlamda altyapının da tamamlanmadığı dikkatimi çekti. Büyük sağanak yağışlarda deprem bölgesinde yaşayan insanlarımız yine sersefil bir duruma gelecek…

Hatay’da gördüğüm hava, yıkıntılar arasında kalmış, sıkıştırılmış acılar, insanların bakışlarında yansıyor. Yaşanmışlıkları, sevdikleri, anılar bir karabasan gibi, moloz yığınlarının arasında paramparça bir şekilde kamyonlara yüklenip başka bir yerlere taşınıyor.

Hatay, barışın, kardeşliğin, birçok medeniyeti yaşadığı kent, kendi kaderine terk edilmiş durumda…

Adana’dan Antakya’ya yolculuğumuz boyunca gördüğüm manzara sanki pazar tezgâhı gibi, Kentlerin merkezleri ihtişamlı görüntüler sergilerken, arka mahalleri Pazarcıların ayıplı malları gibi düzensiz ve çarpık bir şekilde siyasete kurban edilmiş.

Bölge de konteynerlerde yaşayan yurttaşlar, normal konutlara taşınma konusunda çok da umutlu değil.

Kampüs ziyaretinin ardından Hatay şehir merkezinde kısa bir gezinti yaptık, gördüğüm manzara depremden öte sanki şehre atom bombası atılmış izlenimi uyandırdı.

Depreme yaşayan insanların anlatımına göre, binaların sağ sola sallandığını alttan yukarıya doğru zorlamanın ardında, çok büyük gürültülü patlamalar olduğunu söylüyorlar.

Konun uzmanı değilim, lakin, son yüzyılın en korkunç depremi hakkında ortaya atılan iddialar, komplo teorisi olarak söylense de Armeageddon Harp yöntemi uygulandığı, duygusuna kapıldım.

Dün bir İsrail televizyon kanalında, Türkiye’ye yönelik tehditler savrulduğuna dair söylenceler var. “Yeni depremlerde buluşuruz” sözleriyle imalarda bulunduk iddiaları var.

Hala 10 ilimizi etkileyen deprem konusunda benim olduğu gibi birçok insanın kafasında soru işaretleri bulunuyor.

Evet   6 Şubat depreminin 1. Yılı 3 ay sonra doluyor.

Bölgede kent merkezlerinin büyük bölümünde hala yıkık binalar, ve moloz yığınları duruyor. Antakya’da bazı tarihi mekanların olduğu alanlarda Kültür ve Turizm Bakanlığının ve Bursa Büyükşehir Belediyesinin pankartlarını gördüm. Burası tarafımızdan restorasyonu yapılmaktadır yazılı.

Tamamen yıkılmış tarih eserlerin restorasyonu değil, rölevelerinin aslına uygun yeniden yapılacaktır deseler daha uygun düşer.

Eğer gördüğüm manzara karşısında duygularımı   soruyorsanız…

Üzgünüm, kızgınım Hatay halkı adına Umutsuzum.

Bir tek küçük dokunuşlarla insanların yüreğine dokunan Uludağ Enerji gibi kurumsal yapılardan, STK’lardan bu ülkenin dayanışma ruhu olan güzel insanlarından umutluyum.

Yorum yapın