İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ülkü Küçükkayalar, depreme dayanıklı, güvenli binaların üretilebilmesi için doğru projelendirme, projeye uygun doğru bir üretim ve üretim esnasında gerçekleşecek iyi bir denetim olması gerektiğini belirterek, “Oysa ki iskan ruhsatı olmayan kaçak yapılarda, bu unsurların hepsi göz ardı edilmekte, can ve mal güvenliği riske edilmektedir. Bu ülkenin teknik ve akademik kadroları olarak soruyoruz. Ülkemiz daha kaç ‘bu milat olsun’ dediğimiz deprem sonrası afet gerçeğini yaşayacak!” dedi.
İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ülkü Küçükkayalar, Şube Yönetim Kurulu adına
basın açıklaması yaparak Kahramanmaraş Depremi ile bir kez daha acı bir şekilde yaşanan
deprem sonrası afet durumunu ve can kayıplarının yaşanmaması için yapılması gerekenleri
aktardı.
Başta deprem bölgesinde yaşayanlar olmak üzere tüm yurttaşlara geçmiş olsun diyen
Küçükkayalar, yaşamını yitiren yurttaşların yakınlarına başsağlığı, yaralananlara acil şifalar
diledi. Enkaz altında kalan yurttaşların en kısa sürede kurtarılmasını ümit ettiklerini söyleyen
Küçükkayalar, 10 ilimizi etkileyen depremin bıraktığı acıyı unutmayacaklarını kaydetti.
“YETKİN MÜHENDİSLİK, MÜHENDİSLİK BİLİMİNE UYGUN YAPILAR”
İnşaat Mühendisleri Odasının yıllardır haykırdığına dikkat çeken Başkan Küçükkayalar,
“Depremi değil ama afeti önlemek mümkün!” Deprem bir doğa olayıdır. Depremin afete
dönüşüp yıkım ve ölüm getirmesini önleyebiliriz. Temel insan haklarından olan “Barınma
Hakkı” nın tüm yurttaşlarımıza güvenli bir şekilde sunulabilmesi için depremi unutmama ve
unutturmama ısrarımızı sürdürmeye güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar yasa
yapıcıların, uygulayıcıların ve yöneticilerin görev ve sorumluluklarını hatırlatmaya kararlıyız.
Bunun için öncelikli olarak yapıların, mesleki derinliği olan, yetkin, erdemli ve etik anlayışı
yüksek meslek insanları tarafından, mühendislik bilimine uygun olarak tasarlanması ve
üretilmesinin sağlanması hedeflenmelidir. Bununla beraber standartlara uygun malzemeler
kullanılarak etkili bir denetim mekanizmasının uygulanması da geliştirilmelidir” dedi.
17 Ağustos 1999 Gölcük ve 12 Kasım 1999 Düzce depremlerinin ardından ‘Bu bir Milat’
denilerek yola çıkıldığını hatırlatan Küçükkayalar, ardından 2003 Bingöl, 2011 Van, 2020
Elâzığ, 2020 İzmir depremleri ve bugün ne yazık ki Maraş depreminin sonuçlarının çok acı
bir şekilde yaşandığını vurguladı.
DOĞRU PROJELENDİRME, ÜRETİM VE DENETİM
Mühendislik hizmeti almamış kaçak yapıların, yeterli denetimi yapılmadan üretilen yapıların
çoğunun hala yenilenemediğinin altını çizen İMO Bursa Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ülkü
Küçükkayalar, Türkiye’nin yapı durumu ile ilgili şunları söyledi: “Depremde yıkılacak, hasar
görecek yapıların envanterini hala çıkartamadık. Plansız uygulamaların olumsuz etkilerini
yaşamaya maalesef devam ediyoruz. Depremin değil fakat binaların öldürdüğünü biliyoruz!
Peki bunun için ne yapılıyor? Depreme dayanıklı güvenli binaları üretebilmemiz için gereken
unsurlar belli. Doğru projelendirme, projeye uygun doğru bir üretim ve üretim esnasında
gerçekleşecek iyi bir denetimdir. Oysa ki iskan ruhsatı olmayan kaçak yapılarda, bu unsurların hepsi göz ardı edilmekte, can ve mal güvenliği riske edilmektedir. Bu ülkenin
teknik ve akademik kadroları olarak soruyoruz. Ülkemiz daha kaç ‘bu milat olsun’
dediğimiz deprem sonrası afet gerçeğini yaşayacak! Mevcut yapı stokumuzun belirsizliği
bilinen bir gerçektir. Olası bir depremden nasıl etkileneceği bilinmeyen çok sayıda bina
mevcutken üstüne bir de siyasal iktidarlarca çıkarılan imar afları can ve mal kayıpları
tehdidinin büyümesine sebep olmuştur.
“SORUMLULUK KİMDE?”
‘Devletin bir binaya iskan ruhsatı vermesi, vatandaşına o yapıda güvenle oturabileceği
yönünde güvence sunması anlamına gelir.’ diyen Küçükkayalar, “Oysa mühendislik hizmeti
almamış kaçak yapıların, doğa olayları karşısında hasara uğramaları halinde sorumluluk bu
kararı alan yöneticilerin olacaktır. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehlikeye atan
imar affı uygulamalarına son verilmeli, imar affından yararlanan yapılar denetlenmelidir.
Plansız-çarpık kentleşme ve kaçak yapılaşma ile ilgili birçok kurum ve kuruluş tarafından
neler yapılması gerektiği konusunda çalışmalar yapılmış, bu çalışmalar birleştirilerek strateji
ve eylem planlarına dönüştürülmüştür. Odamızın da bu konuda çeşitli çalışmaları olmuş,
deprem kongreleri, çalıştaylar düzenlenmiş, raporlar hazırlanmış, kamuoyunu aydınlatacak
ve bu konuda farkındalığı ve bilinci artıracak çalışmalar yapılmıştır” diye konuştu.
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ BELLİ
Yıllara dayanan çalışmalar sonucunda, sorunların da bu sorunların çözümü için yapılması
gerekenlerinde belli olduğunun altını çizen Başkan Küçükkayalar yapılması gerekenleri şöyle
sıraladı:
“Kentsel Dönüşüm yasası akılcı bir şekilde deprem odaklı olarak revize edilmeli. Deprem
ülkesi olduğumuz gerçeğini kabullenerek yapı üretim şekillerimiz buna uygun olarak revize
edilmelidir. Yapıların inşaa aşamasında yeni uygulamalar ve zorunluluklar getirilerek yapı
kütlesini azaltacak yapı elemanları kullanılabilir. Ahşap kullanımı yaygınlaştırılarak bölme
duvar, zemin döşemesi yerine kullanılabilir. Yıkılan binalarda gözlemlediğimiz binalarda
çıkmalar tamamen kaldırılabilir. Sadece konut dışı yapılarda (sanat galerileri, kütüphaneler
gibi) uygulanabilir.
2011 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konan ve 2012-2023 yıllarını
kapsayan “Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı”nda (UDSEP) alınan kararların
uygulamaya geçirilmesi depreme hazırlık konusunda en önemli çaba olacaktır. UDSEP’e
göre başta okul ve hastaneler olmak üzere, Türkiye’deki bina envanterinin çıkarılması ve
mevcut yapıların hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılması planlanmıştır.
Oysa 2020 yılında TBMM`de kurulan Deprem Komisyonunun 2021 tarihli raporunda, 2017
yılı itibarıyla bitirilmesi gereken envanter ve riskli yapı tespiti çalışmalarının bugün de
gördüğümüz gibi nasıl yapılacağının yönteminin bile çıkarılamadığı anlaşılmaktadır.
Mevcut yapı stokunun envanterinin çıkarılması konusundaki çalışmalar
hızlandırılmalı, mevcut durum tespit edilerek acilen güçlendirilmesi veya yenilenmesi gereken binalar belirlenerek bir plan doğrultusunda yapı stokunun depreme dirençli hale getirilmesi sağlanmalıdır.
Yapı üretim sürecinin önemli bir parçası olan “Şantiye Şefliği” konusu sorunun bir
parçası olmaktan çıkartılarak ayrı bir uzmanlık alanı olarak değerlendirilmeli ve “Her
Şantiyeye 1 Şef” görevlendirilmelidir. Odamız bununla ilgili meslek içi eğitim programına
hazırdır. Yapı Denetim Yasası ülke ve deprem, afet gerçeklerine uygun yeniden ele
alınmalıdır. Yapı denetim sisteminin, uzmanlık ve etik değerlere sahip yapı denetçilerinin
etkinliğine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir modele
dönüşmesi gerekmektedir. Bu modelde proje denetimi ile yapı denetimi birbirinden
ayrılmalıdır. Ortak akıl devreye girmelidir.”
“GÖREVE HAZIRIZ”
Başkan Ülkü Küçükkayalar son olarak, İMO Bursa Şubesi olarak tüm bilimsel-teknik birikim,
sahada edinilen tecrübe ve yetişmiş kadrolarla başta deprem olmak üzere doğa olaylarının
afetlere dönüşmesini önleme konusunda görev almaya hazır olduklarını açıkladı.