Canımızı yakan, canlarımızı alan Kahramanmaraş depremi sonrasında bir tarafta bilim ve onun gerçekleri, diğer tarafta batıl inanç veya tüm sorumluluğu Allah’a bırakıp, temize çıkmaya çalışan bir kitle.
Allah’ın bazı sıfatları;
Müntakim: Ceza verirken adil olan
Rauf: Şefkat ve merhamet gösteren
Allah’ın bazı isimleri;
Es-Selâm: “Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran.”
El-Adl: “Mutlak adil, çok adaletli.”
El-Halîm: “Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan.”
El-Vedûd: “Kullarını en fazla seven, sevilmeye en layık olan.”
El-Veliyy: “İnananların dostu, onları sevip yardım eden.”
Er-Raûf: “Çok merhametli, pek şefkatli.”
Es-Sabûr: “Ceza vermede acele etmeyen.”
Samimi olarak İslam’a inanan bir Müslüman’nın bu kavramları kabul etmemesi mümkün değilken, kendimize soralım, bizim Allah’ımız hangisi.
Depremi kadere ve Allah’ın takdirine bağlayanlar.
Dünya ve millet çok azmıştı, deprem ondan oldu diyenler.
Sizin inandığınız Allah, iyiyi kötüden ayıracak kudrette değil mi ki, binlerce masumun canını alsın.
Sizin inandığınız Allah, ceza verirken adil olmasın.
Sizin inandığınız Allah şefkat ve merhamet göstermesin.
Ölenler için cenneti müjdeleyenler;
Birilerinin bu dünyada cenneti yaşamaları için, masumlar ve artlarında kalanlar bu dünyada hak etmedikleri cehennemi yaşamak ödül değildir.
Böylesi azaplarla, acılarla, hüzünle hangi cennetti müjdeliyorsunuz?
Enkazların altında kalan minicik yavrular, cennete gitmişler.
Varsın, o cennete biraz da siz gidin.
Ancak, bu dünyada cehennemi yaşayarak.
Birilerinin bu dünyada cenneti yaşaması için, cehennemi yaşamaktan bıkmadık mı?
Yazının başına dönecek olursak;
Bütün bu yaşananları kadere ve Allah’a havale edip, sorumluluktan sıyrılmaya çalışmak, en masumane tabirle Alllah’ı inkar ve suça ortak etmektir.
Tekrar sormakta fayda var.
Sizin Allah’ınız hangisi?